- kırılmak
- kabuğu soyulmak; malı alınmak, yoksulla şmak; kar kürünmek II, 134
Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini. 2009.
Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini. 2009.
kırılmak — nsz 1) Kırma işine konu olmak, bir veya birçok parçaya ayrılmak 2) Bükülerek kat yeri oluşturmak 3) Savaş, bulaşıcı hastalık sebebiyle çok sayıda insan ölmek 4) e Birine karşı kırgın duruma gelmek, gücenmek, incinmek 5) Kırgınlık duymak Bana ne… … Çağatay Osmanlı Sözlük
mukavemeti kırılmak — direnci, gücü azalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kahkahadan kırılmak — çok gülmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
şevki kırılmak — isteği, hevesi kalmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gülmekten kırılmak (veya katılmak) — aşırı derecede gülmek Ahali gülmekten kırılıyordu. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
burnu kırılmak — büyüklenemez duruma gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kolu kanadı kırılmak — bir şey yapamayacak duruma gelmek, çaresiz kalmak Hem de kolu kanadı tamamıyla kırılmış, bir daha hemcinslerimize dil uzatamayacak bir hâlde... R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
burnunun direği kırılmak (veya düşmek) — çok pis bir koku duyarak tedirgin olmak Tezek kokusu burnumun direğini kırmış, ciğerime işlemişti. B. R. Eyuboğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
burnunun yeli kırılmak — öfkesi yok olmak Vazgeçin, dedi Nuh, kızlara yazık... Niye yazık olsun? Burnunun yeli kırılır, cart curt edemez millete! O. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönlü kırılmak — üzülmek, incinmek, yerinmek Bunları duymakla gönlüm kırıldı. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük